|
| KÜÇÜK... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: KÜÇÜK... Çarş. Ara. 19, 2007 4:29 pm | |
| Aynı sokakta oturuyorduk, adı esrarengiz Herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi Hepsi nedensiz, hepsi sebepsiz Kirli sakalları vardı, kahverengi gözlüğü, kumraldı Ben nefret ederdim ama mahallenin bütün kızları ona hayrandı
Bir gün onunla yolda karşılaştık, çok güzel bir yüzü vardı O an kalbimi söküp atasım geldi, çünkü deli gönlüm o an onun aşkıyla alevlendi Artık uyumak yerine sürekli onun evini izliyordum Onunla karşılaşabilmek için akşam saatlerce kapılarda duruyordum
Bir akşam onu yolda gördüm, bi dakika bakarmısın dedim Acelem var küçüğüm dedi. Sanki bana aramızdaki yaş farkını hatırlattı Eve gidip ağladım. Ertesi gün eve girdiğini gördüm Hemen gittim ve kapıyı çaldım
Açtı, ne var küçüğüm dedi Adımı bile söyleyemedim, sadece seni seviyorum dedim Gülümsedi cevap bile vermedi, evet dedim Ne evet dedi, konuşmadım ve koşarak dışarı çıktım Daha sonrada bir ay boyunca evden çıkmadım Bir gün arkadaşlarla evde otururken, mahalleye sirenler içinde bir ambulans geldi
O günü hiç unutmam, ambulanstan alel acele inenler hızla onun evine girdi Bütün mahalle aşağı indik ve seyre daldık Bir kaç dakika sonra onu sedyeyle dışarı çıkardılar Önümden geçerken ben de seni küçüğüm dedi ve gözleini yumdu.
Donup kaldım çünkü herkes bana bakıyordu Eve doğru koşmaya başladım, göz yaşlarım durmadan akıyordu Eve vardım, annemler ondan bahsediyordu.
Ailesi yokmus, kendi gayretiyle bu yaşa gelmis, okumuş Sevdiği bir kız varmış, ailesi vermeyince kız kaçmış Ama kaçtığı gün ölmüş Bir süre sonra yine sevmiş, ama ne yazık o da ölmüş Kimi sevdiyse ölüm ayırmış, sanki onun sevgisi azrailin ölüm fermanıymış Bazan hiç nedensiz, durup dururken ağlıyormuş Uyurken baş ucunda bir kağıt, bir kalem, birde fotoğraf duruyormuş Bir an önce ölebilmek için sanki dua ediyormuş İntihar edip hastaneyi aramış Polisler evinin duvarında küçüğüm yazısını bulmuşlar Küçüğüm sende ölme, küçüğüm sende ölme yazıyormuş ... 25-08-2007 17:36:02 PM « Daha Eski | Daha Yeni » | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Susmaq Enbüyüq Yalnızlıqtır Çarş. Ara. 19, 2007 4:35 pm | |
| Susmak en büyük yalnızlık
-------------------------------------------------------------------
Bütün kelimelerim, tüm söyleneceklerim ve söylenmemişlerim suskunluğa bürünüyor karşında. İstesem de konuşamıyorum seninle. Susmaktan başka da bir şey de gelmiyor elimden. Susup gülümsemekten başka.. İçimde çığlığa dönüşmüşken söylenememişlerim, susturmak öylesine zor ki.. Bu sessizliğimde de anlarmısın beni yine?
Bugün yine geldim sana.. Yine konuşamadım. Oysa boğazımda düğümlenen ertelenmiş bütün sözcüklerim "keşke" lere sebep olacaklar, biliyorum. Günlerdir böyle oluyor zaten.. Tam dökülmek üzere iken kelimeler dilimden, susuyorum. Ardıma bakmadan hızlı adımlarla uzaklaşıp gidiyorum.. Ya da uzaklaştığımı zannediyorum. Belki ardımda bıraktığım sen, en yakınım, en iyi bilenim, anlayanımsın.
Ne vakit seninle ilgili, bu çaresiz gidişinle ilgili bir şeyler düşse aklıma, kovalıyorum beynimin içinden. Hiç bir sesi dinlemiyorum. Ya da ürkekçe bir yerlere saklanıp, gizleniyorum. Gelip beni gizlendiğim yerlerden bulacağını bile bile..
Sen ardımda kalıyorsun ben yürüyorum. Hep geride kalanlar yalnızlığa mahkum olmuyor. Ben kendi yalnızlığıma, kendi yokluğuma, hiçliğime yürüyorum.
Artık kulaklarım sesleri duymaktan daha da yoksun, artık hangi kelimeye atsam elimi, hepsi birbirinden kırık, birbirinden yarım. Gözlerimse denizi, gökyüzünü eskisi kadar mavi görmüyor. Hani ne yapsan çıkmazdı denizin lekesi?
Hiç bir şey eskisi gibi değil. Her yeni gün birşeyler daha eksiliyor. Sen de gideceksin, sen de eksileceksin.. Ne bir dost doldurabilecek dünyamdaki yokluğunu, ne de bir sevda.. Issız kaldığımda kimselere sığınamayacağım. Korkularımdan daha bir korkar oldum. Sen de gidince ya unutursam gülmeyi? En büyük korkum da bu ya..
Sen gideceksin, ben yine susacağım. İçimdeki ses çığlık atarken ben yine bastıracağım. Son sözcüklerimi sen yine duymayacaksın. Sonra pişman olacağım "keşke" diyeceğim, "keşke söyleseydim"... "Belki anlayabilirdi beni, belki tanımlayamadıklarımı tanımlayabilirdi".. *****<br>Bütün sırlarımı, yaşanmışlıklarımı, yarım kalmışlıklarımı hiç düşünmeden paylaştım seninle. En umutsuz anlarımda bile sığındığım oldun. Küçük şımarık bir kız çocuğu gibi ufacık bir yara alsam sana şikayet ettim. Söylesene şimdi seni kime şikayet edeceğim?
Hiç sevmedim suskunlukları, biliyorsun..
Ama susmak zamanıdır şimdi.
Bazı şeyler var ki, dillenmiyor, söylenmiyor.. Söylenemiyor.
Sana gülümserken bile bir bulut çöküyor yüzüme adeta...
Farkediyorum ki, susmak en büyük yalnızlık..
-------------------------------------------------------------------------------- | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: BİR ÇOCUK İLE BİR KIZIN HİKAYESİ Çarş. Ara. 19, 2007 4:35 pm | |
| BU HIKAYE AYNI ZAMANDA GüZEL OLDUGU ICIN GONDERiYORUM CIKIYORMUS.........
Deneyip görmek lazim.......
Bir genç kiz delikanliya sorar: "Benden hoslaniyor musun"
Çocuk hayir diye cevap verir. Kiz sorar: "Beni sevimli buluyor musun"
Çocuk hayir diye cevap verir. Kiz sorar: "Kalbinde yerim var mi" Çocuk hayir diye cevap verir. Kiz sorar: "Peki gidersem benim için aglar misin"
Çocuk hayir diye cevap verir. Kiz üzgün gitmek üzere arkasini döner. Çocuk onu kollarina, alir ve: Ben senden hoslanmiorum, seni seviyorum…... Seni sevimli degil bas döndürücü buluyorum… Kalbimde sana yer yok, benim kalbim sensin …… Ve senin arkandan aglamam, senin için ölürüm!!! der.
-------------------------------------------------------------------------------- | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Ben Seni Çok Sevdim Be Bitanesi Çarş. Ara. 19, 2007 4:37 pm | |
| Hiç göremediğim ama daima hissettiğim gözlerinden bir yudum nefes alıp sana yazıyorum yine. Yürek mürekkebiyle yazılmış onca karalamaya inat seni yaşıyorum satırlarımda. Sen ve ben. İki ayrı kentin sabahında aynı güneşle uyanan iki sevdalı. İmkansızlığın içinde, yokluğun acı nefesinde " aşkı " soluyan iki yürek... Boş ver bitanesi; suyla ateşin, geceyle güneşin birbirlerini sevmesi gibi imkansız olsa da aldırma. Biliyor musun;
yağmuru dilenen kuru toprak gibi her sabah hiç bilmediğim nefesini soluyorum ben. Güneşi bekleyen kuru yaprak gibi akşam kızıllığında gelecekmişsin gibi hep seni bekliyorum. Biliyorum hiçbir zaman kapımı çalmayacak ellerin ve belki de hiçbir zaman ellerini tutamayacağım ve ellerim avuç içlerinde terlemeyecek belki de hiçbir zaman...Olsun ben yinede seni çok seviyorum... Bırak bu dünya bize hasret borcu olsun. Kavuşmasın sırtlarımız birbirlerine. Değmesin dudaklarımız dudaklarımıza. Sevgi bu değil mi ? Yokluğunda bile sevmeyi bilmek...Ben seni yokluğunda bile sevmeye razıyım.. Aşkı yücelten bu değil midir ki zaten?...Buralara yağmur yüklü bulutlar konuk olduğunda seni daha bir arıyorum yağmurun her damlasında ... Çünkü; saçlarımı ıslatan bir yağmur damlası kadar berrak
olduğunu biliyorum bu sevginin& Musluğu açıp avuç içlerime akan suyu delice içmek istiyorum yokluğunda. Çünkü içtiğim sensin gibi geliyor,çünkü senin su kadar temiz bir insan olduğunu biliyorum... Kana kana içiyorum; yüreğinin deryalarındaki nefesi içer gibi içiyorum her defasında....Sanki seni içiyorum kana kana.... Senden uzakta; dokunduğum her şey de ellerinin sıcaklığını arayıp duruyorum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki !.. Ama hissediyorum işte o sıcaklığı ve o hiç bilmediğim sıcaklığı öyle çok özlüyorum ki.. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu seviyorum... Biliyorum gözlerini hiç görmedim ama görmesem de hep seni yaşıyorum ben. Seninle yaşar gibi yaşıyorum senden uzaklarda buralarda.... Seninle; görmeden sevmeyi, dokunmadan hissetmeyi öğrendim ben. Bir insan yürekten sevilince; dokunmadan sıcaklığını, tenini, nefesini, kokusunu, soluğunu hissedilebiliyormuş sevdiği nin. Ben seninle öğrendim bunu... Seninle yürekten sevmeyi öğrendim ben...
Şunu bil ki ve yürekten inan ki bu hasret mahpusluğunda ömrümün sonuna kadar da sayacak olsam günleri, bu özlem her gün kanatacak da olsa beni, seni sevmekten asla vazgeçmem ben... Ben seni böyle büyük ve tertemiz bir sevgiyle sevdim .. Seni tanıdığımdan beri; yüreğinin içinde büyüyen bir çocuk gibi gözlerinde gülümsüyorum ben hayata....
Seni sevdiğimden beri; her gece yıldızların sağnağın da sana düşlerimi sunuyorum. Bir an hayat yokuşunda yorulduğumu hissetsem, senin varlığın kamçılıyor beni hayatın saçlarından var gücümle asılmam için... Ben; seni, sevgini soframdaki ekmek gibi bereket bildim bitanesi... Ben senin gülen yüzünü sürüyorum yaralarıma... Seni çok sevdim ben, seni zamanın ötesinde sevdim... Ben gülen gözlerini, iki dudağın arasında hayata hediye ettiğin nefesini sevdim senin.
Kısacası; BEN SENİ ÇOK SEVDİM BİTANESİ...
Bilir mi sin? Nefesinde baharların soluduğu nu? Bilir misin; her gece yetim kuşların yüreğime dolduğu nu? Bilir mi sin; her gözyaşımla topraktan yeni filizler doğduğu nu? Bilir mi sin; Uzaklar da bir adamın Senin her gülüşünde Hayata sımsıkı tutunduğumu? Bilir misin ey yar, Bilir mi sin? | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: ^^ İŞTE AŞK'IN HİKAYESİ ^^ Çarş. Ara. 19, 2007 4:38 pm | |
| Uzun zaman önce, dünya yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce,
iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış.
Bir gün, toplanmışlar ve her zamankinden daha sakin oturuyorlarken Saflık ortaya bir fikir atmış:
"Neden saklambaç oynamıyoruz?"
Ve hepsi bu fikri beğenmiş, ve hemen çılgınlık, bağırmış:
"Ben ebe olmak ve saymak istiyorum, Ben ebe olmak istiyorum!" ve başka hiç kimse Çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için, Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış, 1, 2, 3 ....Ve Çılgınlık saydıkça,iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.
Şefkat Ay'ın boynuzuna asılmış;
İhanet çöp yığınının içine girmiş;
Sevgi bulutların arasına kıvrılmış;
Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış;
Tutku dünyanın merkezine gitmiş;
Para hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.
Ve Çılgınlık saymaya devam etmiş, 79, 80, 81, 82.....
Aşkın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış.Aşk, kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş..
Bu bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşkı saklamanın ne kadar zor olduğunu
biliriz.Ve Çılgınlık 95, 96, 97... ya gelmiş ve 100'e vardığı anda, Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.Ve Çılgınlık bağırmış :
"Sağım solum sobedir, geliyorum!" , ve arkasını döndüğünde, ilk önce
Tembelliği görmüş, o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. Sonra Şefkati ayın boynuzunda görmüş,ve İhaneti çöplerin arasında, Sevgiyi bulutların arasında, Yalanı gölün dibinde, ve Tutkuyu dünyanın merkezinde, hepsini birer birer bulmuş, sadece biri hariç.
Ve Çılgınlık umutsuzluğa kapılmış, en son saklı kişiyi bulamamış, derken
Haset, bulunamadığı için haset duyarak,Çılgınlığın kulağına fısıldamış:
"Aşkı bulamıyorsun, O güllerin arasında saklanıyor." Ve Çılgınlık çatal şeklinde tahta bir sopa almış, ve güllerin arasına çılgınca saplamış,saplamış, saplamış, ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra, Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış, ve parmaklarının arasından gözlerinden iki sicim gibi kan akıyormuş, Çılgınlık Aşkı bulmak için heyecandan Aşkın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş.
"Ne yaptım ben? Ne yaptım ben?’’ Diye bağırmış.
"Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?" Ve Aşk cevap vermiş,
"Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen, benim kılavuzum olabilirsin."
Ve o günden beri, ''AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR VE HER ZAMAN ÇILGINLIK YANINDADIR...'' | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: vazgeçtim!.. Çarş. Ara. 19, 2007 4:39 pm | |
| Vazgeçtim, üzüm karası gözlerinden,
Masallar kadar tatlı sözlerinden vazgeçtim.
Kiraz kırmızısı, çatlak dudaklarından,
Bana senin kokunu getiren rüzgarlardan,
Seni hatırlatan bütün şarkılardan vazgeçtim.
Umudumun bittiği yerlere güller dikmekten,
Her acı cigaramın sonunda "of " çekmekten,
Hayatı, sen diye yaşamaktan vazgeçtim.
Yalan dünyanın, doğrularını dinlemekten,
Kadehlerden, gözyaşıma su katıp içmekten,
Yalancı dostları, çevremde görmekten vazgeçtim.
Bir adını silemedim kalbimden senin,
Yıldızıma, gözyaşı dökmene alışamadım.
Aşk sendin, sevginin anlamı sendin.
Sen de yalan olup gittin ya...
Sayende yalancı aşklardan vazgeçtim.
Gecenin bir yarısı, elimde kalem,
Yine seni anlatıyorum, bilmiyorum ki neden?
Şehrin, ışıklarını izliyorum hayalinle,
Nedensiz nedenlerden vazgeçtim, işte böylece,
Senin yüzünden, artık güvenmiyorum aşka,
İnanır mıyım, sevgi dolu dediğin o bakışa
Yoruldum, bu yolda yürümekten be güzelim.
Saçlarıma, yağdırdığın karlara bakıp da,
Hayatımdan senin için vazgeçtim.
Aslına bakarsan be gülüm, ben sana değil,
Düşümdeki emsalsiz güzele vuruldum.
Sonra da onun günahını senin boynuna yükledim.
Affet beni bir tanem,
Galiba ben aşk adına büyük bir günah işledim,
İşte bunun için de, ben aşkın platonik olanını sevdim.
Sonunda platonik aşklardan da senden de vazgeçtim.
-------------------------------------------------------------------------------- Gün geLiR inSnLar tanıRsn..
ßi zmnLaR uğRuna caNını biLe feDa etmeYe hazıR oLduun doStLaRn sNi haYaL kırıkLıına uğRatıRLar..
iSyan eDeRsn,Rest çeKeRsn hYta..
iŞte o an duR we DÜŞÜN..
!!haYat dHa Yéni ßaşLıoR!! | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: KÜÇÜK... Çarş. Ara. 19, 2007 4:40 pm | |
| 1 Yeni Mesaj Alındı...
Hani bir hayal ya bu… Sen olsaydın hala hayatımda mesela, ben gecenin sessizliğini içimi acıtan şarkılarla bozarken, bir mesaj gelseydi telefonuma. Gülümseyerek mesajı okusaydım. - Uyudun mu bebeğim? - Uyumadım, sen niye ayaktasın bu saatte? - Su içmeye kalktım. - Uyu balım, erken kalkacaksın. - Seni seviyorum, sende uyu artık. İyi geceler. - Tamam yatıyorum. Bende seni seviyorum, iyi geceler. - Ve huzurla dalsaydım uykuya.
…
Rüyama hiç gelmezdin. Zaten istemezdim gelmeni. Kızma balım ! İstemediğimden değil, korktuğumdan aslında.
“Rüyada sevgili görmek, ayrılığa delalettir.” Cümlesinin içime saldığı korkudan dolayı istemezdim seni rüyamda görmeyi.
…
Ve sabah olur. Gözümü açar açmaz telefonu alırım elime. “1 mesaj alındı” uyarısının beni en mutlu ettiği zamanlardır onlar. - Günaydın aşkım - Günaydın balım
Ya da hayal bu ya… Şöyle de olabilir mesela; …
Ve sabah olur. Çok uyumuşumdur, artık öğlen olmuştur. Telefon çalar.
“Kölem ol gel desen, gelmem mi yar ? Uğrumda öl desen, ölmem mi yar ? …”
Melodisi eşliğinde açarım telefonu.
- Efendim - Günaydın aşkım - Günaydın balım - Hadi kalk artık, çok uyudun - Tamam kalktım.
…
Devam eder tabi ki konuşma. Ve “SENİ SEVİYORUM”’ la kapanır telefonlar. Huzurla uyanırım.
…
Okula gitmek için hazırlanır, seni ararım.
- Çıkacağım evden şimdi, okula gideceğim - Hava çok soğuk bebeğim sıkı giyin. Atkını al, bereni tak, hatta iki tane çorap giy. - Saçmalama ! - Lütfen, çok soğuk. Üşür hasta olursun. Söz ver bana şimdi, dediğim gibi giyineceksin. - Peki, tamam. Söz balım.
Ve “SENİ SEVİYORUM”’la kapanır telefonlar. …
Okula giderim. Derse girmeden önce yine seni ararım.
- Derse giriyorum şimdi - Tamam, ne zaman bitecek ders? - Bilmem, sekizde biter sanırım. - Tamam. Çıkınca mesaj at, merak ederim. - Tamam balım. - İyi dersler bebeğim. - Teşekkürler.
Ve “SENİ SEVİYORUM”’ la kapanır telefonlar.
…
Ders biraz uzar. Mesaj gelir ardı ardına.
- Hadi bitmedi mi ders, çıkmadın mı daha? …
Ders biter…
- Çıktım şimdi, eve gidiyorum. - Eve gidince haber ver bana.
…
Eve gelirim, yine konuşuruz.
Ve “SENİ SEVİYORUM”’la kapanır telefonlar. …
Uyumadan önce 1 mesaj alınır telefonlarımıza. Artık o an içimizden ne geldiyse yazılmıştır. Çalıntı değildir sözler, gerçektir, bizimdir. Yüreğim (iz) dir..! Sonunda “SENİ SEVİYORUM” yazar.
…
Hayal ya ! Değildi, Hayal değildin. Gerçektin, benimdin. Hayatımın en güzel günleriydi o günler. Biteceğini hiç düşünmemiştim. Bittin ! Gittin !
En güzel günlerimi, en acı hatıralara çevirdin giderken. Hiç olmadığım kadar mutluyken, hiç üzülmediğim kadar üzüldüm. Gitmezsin, benimsin sanarken, bir anda sensiz kaldım. En gerçek hayalimi yıktın. Uzatmaya gerek yok. Giderken beni de bitirdin. Ama öldürmedin. Keşke öldürseydin.
Şimdi hayal ya, acaba yine gelir misin? …
Sensiz yokum ben, nefessizim, bir hiçim ! Hiç mi özlemedin? Hiç merak etmiyor musun artık?
…
Bebeğin uyuyamıyor sensiz. Günüm aydınlanmıyor sensiz. “AŞKIM GÜNAYDIN” demeni bekliyorum. Bebeğin üşüyor, çok üşüyor. Sıkı giyinmiyor mesela sen gittiğinden beri. Kimse merak etmiyor dersin ne zaman biteceğini ve ne zaman eve gideceğimi. Bir başımayım… ! …
Hayaldin, gerçek oldun. Belki de bir rüyaydın. Sevilen sendin ya hani, sevgiliydin ya… Rüyaydın ve bittin işte. Ben uyanır uyanmaz ayrılık geldi. Korktuğu başına gelirmiş insanın. Bittin , bütün güzelliğinle... Yine hayal oldun. Aslında şimdi acı bir hatıra oldun. Özlenen , sevilen Ve hala inadına beklenen sevgili.. !
-------------------------------------------------------------------------------- | |
| | | esra
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Aşk SöyLeDiGiMiZ,En GüZeL YaLan Çarş. Ara. 19, 2007 4:42 pm | |
| Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.
Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti.
“Bana kalan, Beni kalansız bölen bu şehir. Ah! bu şehir, yalan şehir”
demek isterdim; ama yalan olan sendin. Benim yarattığım, inanmak için yıllarımı harcadığım kocaman bir yalandın sen. Gerçek olduğunu gördüm. Sen gittin...
Aslında içimden giden sevgili değildi. Ben sadece, yalanıma inanmıştım. O, gerçekti... Aşk bitmişti. Düşünüyorum da acaba aşk, ruhumuzun derinliklerinde yaratılan koca bir yalan mı? Şiirde, müzikte ya da sözde, nerede aşk varsa orada bir de yalan yok mu? Aşk ve yalan, güzel ile çirkin, iyi ile kötü gibi birbirini besleyen, değiştiren ve dönüştüren; biri olmadan diğeri varolamayan ya da anlamsız kalan evrimin temel dinamiklerinden ikisi olabilir mi? Ya da aşk, yalana sesdeş mi? “Seni seviyorum” derken, aslında içimizde yarattığımız en güzel yalana övgüler mi düzüyor, kendimize olan hayranlığımızı mı dile getiriyoruz?
“Bir gün içimden gittin, anladım.”
Aşk, uydurduğumuz en güzel yalan! Ve aşk, yalan varsa aşktı.
İnsanın doğasında var. Doğrular ne kadar da az cezbeder bizi. Yasaklı ya da yanlış ne varsa, yaptıklarımız hanesine yazmak isteriz. Durduralamaz bir dürtüdür bu. Yalanı bazen istem dışı kullanırız. Söyleyen biz değilizdir ama, söyleten ta kendimizdir.
İçimizdeki yasaklı kimliktir O:
Mülkiyet duygusu ve egosu olağanüstü gelişmiş; ihtiraslı, doyumsuz ve aşka her zaman hazır. Pembedir, mavidir ve daha çok kırmızı. Cıvıl cıvıldır, yerinde duramaz. Yaz gibidir: Islak ve sıcak. Zaafları vardır, yasak ve güzel olan herşeye. O cennetteki en güzel meyveyi tadan, ilk ihaneti gerçekleştirendir. Kısacası O, yaşayan tarafımızdır. En güzel anılarımız, en heyecanlı anlarımızdır...
Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye ve neden gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.
Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti. 10-29-2007 11:26 PM Hüzün Meleği _özgür cocuq_
Para Puan: 8660
Üye Bilgileri
Rütbe : Super Moderator Nerden : Seçilmemiş Mesaj Sayısı : 1,461 Katılım Tarihi : Aug 2007 Durum : Çevrimdışı
Rep Bilgileri (Karizma)
Rep Ver : Rep Puanı : 147 Rep Grafiği:
Hızlı Mesajlaşma
Buradaydı: Bugün, 01:31 PM Mesaj: #2RE: Aşk SöyLeDiGiMiZ,En GüZeL YaLan
ooyyy oyy kankama baq süpermiş bu | |
| | | | KÜÇÜK... | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |