Dün gece bir ışık damlası düştü avuçlarıma..Ardından bir korku demeti...
Kaybolduğumu sandım bir anda,karıştığımı...Hissettim yalnızlığımı..
Çöl ortasındaki bir kum tanesi gibiydim..Sonra acı bir fırtınanın soğuğu sardı
etrafımı,üşüdüm titredim..Düşlerimden bir yorgan yaptım,ısınıverdim birdenbire
Şakaklarımdaki o korkunç ağrı gidivermişti..Halbuki nasıl da alışmıştım.Ağrı
yalnızlığımı unutmama yardımcı oluyordu.O da gidince yalnızlık ikinci kurşunu
sıkmıştı yüreğime..Ama bu kez başkaydı,bu kez kararlıydım...
Çekmeceyi açtım ve o koyu karanlığın içine ellerimi uzattım..
Beyaz bir kağıt ve kalem çıkardım karanlığımın aydınlığına.
Yüreğimden ve düşlerimden dökülen heceleri topladım ve O beyaz kağıda
hapsediverdim.Zafer benimdi işte! Yenilmedim..En büyük silahım kalemimdi.
Tetiği çektim ve ateş ettim
" bingo! " Yalnızlık acılar içinde yere yığıldı..
Hatıralarımı,hayellerimi,umutlarımı ağır ağır kusuyordu ayaklarımın dibine..
Gözlerimi biran olsun ayırmıyordum,direnecek gücü kalmamıştı artık
Çaresizlik içinde pes edişini seyretmek-bunu görmeyi hep istesem de-acı
vermişti bana
Yalnızlığı,gözyaşlarımla yıkadıktan sonra acılarım ve nefretimle mezara gömdüm.
Artık yalnızlık diye birşey yoktu,yalnız değildim..
Kalemim ve kağıdım vardı..
Bu kez kurşunu sıkan yalnızlık değil BENDİM.