Dolu Dolu Yaşamak (Prof. Dr. Özcan KÖKNEL)
KİTABIN ÖZETİ :
DOLU DOLU YAŞADIM DİYEBİLMEK İÇİN
Yazar hızla gelip geçen hayatta insanın anlarını dolu dolu yaşamanın gerektiğini, dünü bir daha yaşayamayacağını yarınlara güvenle bağlanma mesajını verir. Mutluluğun öğrenilmesi gerektiği ve mutluluğun paylaştıkça devam ettiğini de insan ilişkileriyle örneklemiştir.
Yaşamdan zevk almanın insanın gösterdiği çabaya bağlı olduğunu, kişinin canlılara ve nesnelere sevgi göstermesi gerektiği belirtir.
DUYA DUYA YAŞAMAK
Bu bölümde yazar dünya tarihinde sesin müziğe oluşumundan bahsetmektedir. Müziğin her dönemde insan hayatında iz bırakan bir çok olayın cümlelere dökülmüş biçimi olduğundan bahseder. Müziğin ayrıca dinlere, hekimliğe, aşka konu olan bir olay olduğu vurgulanır. Kitapta tarihe mal olmuş bir çok sanatçının da hayatları kısa bir biçimde safhalarıyla anlatılır.
Alt konu başlıklarıyla sevilebilmesi için ölçünün sevilebilmesi gerektiği ancak bu şekilde toplumda aranılan insan olacağı vurgulanır. Yine bir alt başlıkta bir çok ünlü kişinin yaratıcılıklarının aşama aşama geliştiği ve doyuma sevgiyle ulaştıklarından bahseder. Yaratıcı düşüncenin insanın kişiliğini artırdığı ve yaratıcı ve üretici olmayan insan içinde yaşadığı doğal, toplumsal kültüre ayak uyduramayacağı da mesaj olarak verir.
TANRIYA BAŞKALDIRANLAR VE SIĞINANLAR
Dinlerin insanlığa ulaşması Adem ve Havva’dan başlanarak anlatılır. Üç Büyük Dinin ortak ve kendilerine özgü noktaları vurgulanır. Dinlerin insan hayatı üzerindeki etkileri, katkıları verlir. Ayrıca tasavvuf ve mistizim'’den bahsedilmektedir.
Günahın ve suçun yarattığı elem duruma düşmemek için mutsuz olmamak için inanç ve aklın gerekliliği anlatılır. Yunus Emre’nin küçük kaygılardan kurtulup amaçlara ulaşmaya çalışın mesajıda verilmiştir.
YAŞAMIN AMAÇ VE ANLAMINI ARAYIŞ
Bu alt başlıkta yazar Mutçuluk (eudaimonizm), hazcılık (hednoizm) adlı kavramdan bahsetmiştir. Bu konularda araştırmalar yapan filozofların isimleri verilmiştir. İnsanı mutluluğa ancak akıl ve bilginin ulaştırabileceği yani mutluluğa erişmenin tek yolunun erdem olacağı mesajları verilmiştir. Ayrıca mutluluğun acının yokluğu anlamına geldiği bahsedilmiştir. Doğayla uygun yaşayanın mutlu olacağından bahsedilmiştir.
DOLU DOLU YAŞAMANIN BİREYSEL TEMELLERİ
Yazar insanın dolu dolu yaşaması, yaşamdan haz duyması, mutlu olması için normal ve sağlıklı olması gerektiğinden bahseder.
İnsanın dolu dolu yaşadım diyebilmesi için haz duyması mutlu olabilmesi için kişilikte güven, özgürlük, yaratıcılık, duygu ve yetilerin sağlıklı bir biçimde gelişmesi gerektiği ve bunların temelinin çocuklukta atıldığı mesajı verilir. İnsanın doğumundan gelişme çağına kadar mutlu ve uyumlu iyi bir gelişme çağı geçirmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
YAŞAM DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ (ÇOCUKLUK, GENÇLİK, YAŞLILIK)
Yazar çocukluğu mutluluk yada mutsuzluk dönemlerinin temellerinin atıldığı dönem olarak tasvir etmiştir. Bu temellerin ne kadar sağlam atılırsa bireyin mutlu yaşama olasılığını o kadar artacağından bahsedilmiştir.
Gençlik çağında gelmiş insanların anne, baba sevgisinden ve güvenin yoksun oluşu onları mutluluğu uyuşturucu madde bağımlılığına alkole ittiğini karamsar yapıp yaratıcılığını yok ettiği belirtilmiştir.
Yaşlılık çağının , insanın fiziksel işlevlerinde bir yozlaşma olduğunu bunaklığın bir hastalık olduğu ve gençlerde görülebileceğinden bahsedilir. Yaşlı kesime sahip çıkmanın birikiminden faydalanmanın hala devam edildiğini de devlet büyüklerinin yaşlarını örnek vererek gösterir. Milletlerin yaşlı kesimlere sahip çıkmaları gerektiğini vurgulanır.
DOLU YAŞAMAK İÇİN OLANAKLARIMIZ VE SIĞINAKLARIMIZ
İnsanların mutluluğu, hazzı sevgiden bulamayınca alternatif arayışlara girdiği kumar, uyuşturucu, alkol ve benzeri sapmalara neden olduğu bunların nedenlerinin çocukluk çağından başladığını sevgiden yoksun kalmanın verdiği sapmalar olduğu başlıklar halinde belirtilmiştir.
2000’li YILLARA DOĞRU
İnsan özgürlüklerinin yaşam biçimlerinin değişimi (mutasyon) öncelikle belirtilmiş ve bunun kültürle yeni bir dünya düzenine doğru sürekli değişip duracağı evrimlerle (evolusyon) gerçekleşeceği, Fransız ihtilali ile belirtilmiştir. 2000’li yıllarda da teknoloji patlamasıyla hızının artacağı yeni bir dünya düzenine doğru gidileceği belirtilmiştir.
Yazar 2000’li yılların ilk beş on yılından sonra insanlar ve toplumlar; çocuğun ve gencin sağlıklı yaşamını, mutlu olmasını sağlayacak ortamın evrensel ortak değerlerini belirleyeceğini, bunları aktaracak yolları ve yöntemleri bulacaklarını umut etmektedir.